Batılıların kadim bilgi dediği; inancımızı oluşturan peygamberi öğretimiz, yani dinimiz bizlere insanın hem bedenen hem de ruhen var olduğunu beyan eder. Son iki yüz yıla kadar toplumumuz her ikisini de imar ve ihya etmekteydi. Günümüz dünyasında özellikle bulunduğumuz coğrafyada ne yazık ki bu denge bozuldu, geçmişle bağımız kesildi.
Eskiler “Bizim zamanımızda bu kadar bolluk yoktu, ama ağız tadımız vardı.” derler.
Akla ilk gelen soru “peki ama bu nasıl oluyordu?” sorusudur.
Biz ise bu soruya ruh ve beden dengesini itidalli tutarak diyoruz. Bizi var eden maddi bedenimiz ve manevi bedenimizin gerektiği kadar beslenememesi bu gün şahit olduğumuz gibi maddi ve manevi hastalıklara sebebiyet vermektedir.
Her iki bedenimizde beslenerek gelişir ve hayatını sıhhatli bir şekilde sürdürebilir. Beslenme hepimizin bildiği gibi gıdalarla olur. Ve gıdalar mizacımızı oluşturur ve şekillendirir.
    
Gıdalar
1 – Görsel
2 – İşitsel
3 – Kokusal
4 – Tensel
5 – Ruhsal
6 – Yeme ve içme olarak ayrılır.

Başta da belirttiğimiz gibi eskilerden bize ulaşan ve o günlerden yakın tarihe kadar İslam toplumunun fert ve cemiyet olarak huzur içinde yaşamasını temin ve tesis eden kadim bilgi şimdi kütüphanelerde güvelerin ilgi ve alakasına teslim edilmiştir.

İşin manevi kısmını ehillerine teslim ederek, bizler maddi yani elle tutulup gözle görülebilen kısmına nasıl müdahale edebiliriz, ona bakalım.