Yolun Sahibine Yöneliş

Hem uzun hem de her an bitmek üzere bir yolun yolcusudur insan. Ne yola çıkmaya karar verdiğini hatırlar ne de yolun sonuna geldiğini fark eder. Yürünmesi gerekir, hatta koşulması. Ve yol yorar insanı, zordur çünkü bu yolun yolcusu olmak, yolun sahibine varmak.

Yol devam eder, yol yürünür. Yol uzadıkça sabrın da sonu görünür. Bir Rehber varsa elinde, seslenir:

“Ey iman edenler! Sabırla ve namazla yardım dileyin!

Karşılaşılan iş, insanoğlunun zayıf takatini aşınca, mutlaka o büyük varlıktan yardım dilemek mecburiyetindedir. Nefsanî arzuları yenmenin, hak yolda azimle yürümenin ve zulümle cihad etmenin zorlaştığı zamanlarda insanoğlunun o ezeli ve ebedi güce sarılmaktan (namazla yardım dilemekten) başka çaresi yoktur. Şu sınırlı ve fani hayatta yollar uzayıp şiddetler artar, hedefe bakınca henüz ön belirtilere bile rastlanmadığı ve ömrün zevale doğru yöneldiğini gördüğü zamanlarda elbette o bitmez ve tükenmez ilahi kuvvete (namaza ) sarılmak mecburiyetini duyar .

Yolun yolcusu insan her sendelediğinde, sabrın tükendiğini ve takatinin artık sonuna geldiğini düşündüğünde daha sıkı sarılmalıdır yolun sahibine. Nitekim ufukta ışık belirtilerinin görülmediği, yolda işaretlere rastlanmadığı zamanlarda, elbette yöneliş yalnız O’na olacaktır.

Züleyha İBRAHİMCİOĞLU